Türk Edebiyatında Gözden Kaçan Ama Okunması Gereken Romanlar
Türk Edebiyatında Gözden Kaçan Ama Okunması Gereken Romanlar ‘ ın çok sayıda olduğu inancındayım. Yakın dönem Türk Edebiyatı eserlerinden, aşağıda ismi geçenlerden bazıları yazıldıkları yıllarda kıymeti bilinmiş sonra gündemden düşmüş unutulmuş, bazıları ise hiçbir zaman hak ettikleri kıymeti görmemiş eserlerdir.
Eserlerin yazarlarının kimisinin adını duydunuz severek diğer kitaplarını okudunuz, kimisini ise adını ilk kez duyuyorsunuz. Farklı konu türlerinde geniş bir yelpazede hazırlamaya çalıştığımız listedeki kitapların ortak noktası günümüzde çok fazla dikkat çekmiyor olmaları.
Size farklı bir okuma listesi sunduğumu ve bu kitaplara olan merakınızı kabarttığımı umut ediyorum.
Farklı kitaplardan oluşan bir tavsiye listesi istiyorsanız bu yazı tam size göre.
Türk Edebiyatında Gözden Kaçan Ama Okunması Gereken Romanlar
Buket Uzuner ’in değeri gerektiği kadar anlaşılamamış bir kitabı ile başlıyoruz kitap tavsiyelerimize.
Buket Uzuner – Balık İzlerinin Sesi ( 1992 )
Üstün insanların, sıradan insanlar karşında durması gereken yer, edebiyat eserlerine birçok defa konu olmuştur. Kimi yazarlar üstün insanların sıradan insanlara yol gösterici olması gerektiğini hayal edip bu düşlerini yazıya aktarırken, kimi yazarlar da bu üstün insanların kendileri arasında bir ütopik dünya kurmalarını düşlemiştir.
Yazar Buket Uzuner seçkinlerin kendi aralarında kurdukları bir ütopik dünyayı anlatıyor. Romanın güç aldığı ana cümle “ Sıra dışı, büyük insanlar, daima sıradan zekaların şiddetli muhalefetiyle karşılaşırlar.”
Romandaki insanlar normal insanlar ve seçkin insanlar olmak üzere iki ana gruptan oluşuyor. Bu ak ile kara kadar birbirine zıt olan tablo romanın sonuna kadar işleniyor.
Buket Uzuner dünyanın her yerinden gelen seçkin insanları bir eğitim tesisinde düşlüyor. Burada tehlike, farklı kişilerin milli kökenlerinden değil, sıradan insanlardan kaynaklanıyor. Bu sıradanlığın dünyada çoğunlukta olması büyük bir tehdit olarak ortaya konuyor.
İnsanların üstün olması ya da sıradanlıktan kurtulması için insanların önce ön yargılarından kurtulması gerektiği vurgulanıyor.
Farklı bir ütopya okumak isteyenler için bir fırsat olarak gördüğüm Buket Uzuner ’in bu kitabının ne yazık ki yazıldığı dönemde ve günümüzde yeterince anlaşılamadığı için hak ettiği ilgiyi görmediği kanaatindeyim.
Farklı tonlarda oluşturduğumuz kitap tavsiyesi listesine ‘Alnında Mavi Kuşlar’ kitabıyla devam edelim.
Aysel özakın – Alnında Mavi Kuşlar (1979)
Kadının kendini gerçekleştirmesi sorunu, bir kadın yazarın romanında çok sağlam bir şekilde biçimleniyor.
Batı edebiyatında Emanzipation kavramıyla dile getirilen kadın hakları, kadın özgürlüğü, kadın – erkek eşitliği sorununu işleyen Türk edebiyatının en güzel örneklerinden biridir.
Aysel Özakın salt bu sorunları işlemekle kalmayıp, bu sorunları sanat bilinci, biçim kaygısıyla işlediği için edebi yönden de büyük bir başarının sahibi oluyor.
Kitap tavsiyelerinde sırada usta yazar Erhan Bener’ in bir kitabı var.
Erhan Bener – Oyuncu (1981)
437 sayfalık bir hacmi bulunan roman, 17 bölümden oluşuyor. Roman kendine odak figür olarak bir yazarı (Kerim Turgut) seçiyor.
Romanın kahramanı olan Kerim Turgut bir otobiyografik roman yazmakta ve romanının ismi de “Oyuncu”
Erhan Bener ’in bu romanı bir sanatçının gelişimini anlatırken bir yandan hayat hikayesini işliyor bir yandan da yazarın yaratma sürecinde yaşadıklarına, kurmaca dünya ile gerçek dünya arasında gidip gelişlerine tanıklık etmemizi sağlıyor.
Erhan Bener çok katmanlı ve iç içe yaratılmış bir dünyayı anlatırken okuyucuyu yormadan anlatmayı başarıyor.
Kitap tavsiye listemizde sırayı göç sorununu işleyen bir roman alıyor. Toprak Kovgunları…
Kemal Ateş – Toprak Kovgunları (1982)
300 sayfalık bir roman ve üç ana bölümden oluşuyor.
Roman köylerden kente yoğun göç dalgası ve buna bağlı olarak değişen sosyal hayatı, ekonomik durumu, çarpık kentleşmenin getirdiği olumsuzlukları işliyor.
Yazar Kemal Ateş bu konuları 1967 yılında Ankara ’nın gecekondu semtlerinden birinde çok etkili bir dille işliyor. İç Anadolu ’nun küçük kentlerinden göç etmiş, Ankara ’nın bu semtinde buluşmuş insanlar üzerinden anlatıyor göç sorununu.
Yazar, romanın konusunu iki ailenin hayatı üzerinde kuruyor. Bu aileleri ise iki farkı gruptan seçiyor. Kaman ve Keskinliler. Yakın tarihin en büyük sosyolojik olaylarından biri olan “göç” kavramı edebi bir dille neredeyse her boyutuyla ele alınıyor.
Tavsiye listemizde sırada Ayla Kutlu ’nun Tutsaklar romanı var.
Ayla Kutlu – Tutsaklar (1983 )
Yazar Ayla Kutlu, Tutsaklar romanında siyasi olaylar yüzünden tutuklanan gençlerin, o gençlerin aile dramlarının ve gençlerin ailelerin hikayeleri etrafına kurguluyor romanını.
Sungur, Gökçen, Erdoğan, Ahmet dolaylı olarak romanda konu edilirken gerçek hikaye bu gençlerin aileleri etrafında şekillenmektedir.
Roman toplam yedi bölümden oluşmaktadır. Yazar her bölümde bir aileyi ele alıp, işlemektedir.
Bu romanı, geniş bir yelpaze şeklinde evrensel sorular soran ve onlara kendince cevap veren bir metin olarak değerlendirmek çok yanlış bir yargı olmayacaktır.
Kitap tavsiye listemiz yine bir usta yazarla devam ediyor Necati Cumalı.
Necati Cumalı – Viran Dağlar ( 1994 )
Viran Dağlar, Necati Cumalı ’nın Makedonya 1900 kitabının devam kitabı niteliğindedir. 477 sayfadan oluşun bir eser. Roman altı ana bölümden oluşmakta.
Roman Zülfikar Bey ’in doğumundan itibaren hayatını anlattığı için biyografik yönü ağır basan bir roman olarak nitelenebileceği gibi anlattığı olaylar çerçevesinde bir dönem romanı olarak da ele alınabilir.
Yazar Necati Cumalı tanrısal bir anlatım dili kullanmıştır. Yani yazar romanın figürlerinin aklından geçenleri, diğer karakterlerin bilmedikleri şeyleri okuyucuya bildirmiştir.
Viran Dağlar anlatacak bir şeyi olan romanlardan ve yazar Necati Cumalı’ da geleneksel bir anlatım tarzı ile romanı işleyerek sürükleyici bir anlatım yakalamayı başarıyor.
Ve listemizin son kitabı bir Afet Ilgaz romanı.
Afet Ilgaz – Ad Semud Medyen (1991 )
Afet Ilgaz şu anda çok adı geçen bir yazar olmasa da bu romanına verdiği isimle bize çarpıcı bir roman yazdığını hissettiren bir yazardır.
Ad, Semud, Medyen, Peygamberler tarihinde günahlar, kötülükler yüzünden yok olmuş eski şehirler olarak bilinirler. Yazar da romanda ki kurgusunu çıkarcılık, rüşvet alıp – verme, ahlaksızlık üzerine kurmuştur ve bu yanlışlara düşen karakterleri de İstanbul ’lu olarak tanımlamıştır.
Eserde öne çıkan boyut toplum eleştirisidir. Birey iç huzuruna kavuşacak bir arayış içerisinde anlatılmaktadır.
Romanda sorun olarak ortaya konulan ve çözüm aranan mesele ise toplumun dışına taşabilecek, kabuğunu kırabilecek, cesur insanların yeterince yetiştirilememesidir.
Size farklı bir okuma listesi sunduğumu bu kitaplara olan merakınızı kabarttığımı umut ediyorum. Türk Edebiyatında Gözden Kaçan Ama Okunması Gereken Romanlar başlığında incelediğimiz romanlar bence okuyucu tarafından tekrar hatırlanmayı ve okunmayı hak ediyorlar.
İşten, okuldan arta kalan kıt zamanınızda, sosyal medyada gezinen gerekli, gereksiz bu kadar popüler kültür malzemesi arasında sanat, felsefe ve edebiyata zaman ayırıp bu yazıyı okuduğunuz için sizi ayakta alkışlıyor ve teşekkür ediyorum.
Hürmetler. Esenlikler dilerim.