Padişah İmzaları: Tuğralar
Sanat tarihini ve tarih bilimini birbirine paralel ilerleyen iki nehir gibi düşünebiliriz. Bir nehirde yaptığınız gezinti sırasında gördüğünüz manzarayla, nehirler yakın olmasına rağmen diğer nehirde yaptığınız gezinti sırasında izlediğiniz manzara çok farklılık arz edebilir ama genel güzelliğin tam manasıyla tadına varmak için iki nehirde de gezintiye çıkmanız gerekir. Bugün kendi tarihimizden; Osmanlı Padişahlarının tuğralarının genel özelliklerinden Padişah İmzaları : Tuğralar başlığı altında kısaca bahsedip Kanuni Sultan Süleyman ’ın tuğrasını ise ayrıntılı olarak ele alacağız.
Padişah İmzaları: Tuğralar
Osmanlı Tuğrası Ne Anlama Gelir?
Osmanlı ’da yüksek bir sanat formuna dönüşen tuğralar, sultanların resmi mühür işlevini görüyorlardı.
Her bir hükümdarlık bildirisine basılan bu nevi şahsına münhasır mühür, baştaki sultanın ismini, babasının ismini, unvanını ve “daimi galip” ibaresini barındırmaktadır. Tuğra genel manada karışık bir kaligrafik kompozisyondur.
Her Osmanlı padişahının doğal olarak tuğrası farklıydı.
Tuğraların kökeni Osmanlı İmparatorluğunda en gözde sanatlardan biri olan hat sanatına dayanmaktadır. Tuğralar hat sanatının bir kolu olarak ilerleyen, usta hattatların geliştirdiği ve padişahın kudretini yansıtan grift yazılardır.
Kanuni Sultan Süleyman ’ın Tuğrası (İmzası)
Günümüzde en çok bilinen ve tuğra denildiğinde akla gelen tasarım Kanuni Sultan Süleyman ’ın kullandığı tuğradır.
Aşağıda görmüş olduğunuz tuğra Kanuni Sultan Süleyman ‘a aittir.
Bildiğiniz gibi tuğra padişahın mührüdür. Bu tuğrayı padişahın bir imzası ya da resmi damga olarak düşünmek de mümkündür.
Bu gördüğümüzün üzerinde “Süleyman Şah bin Selim Şah Han-el Muzaffer” yazmaktadır ve tuğraların sonu “daima” kelimesiyle bitmektedir.
Yani ebedi olmaya sürekliliğe veya padişahın hükümdarlığının sonsuzluğuna yani padişah ölümlü de olsa devlet için verdiği hükümlerin, kararların sonsuza kadar yaşayacağına vurgu yapılmaktadır.
Tuğralar, bu anlamda padişahların kendine ve devletine olan güvenini de simgelemektedir.
Bu ince mesajları okumak gerçekten çok zor iştir. Belki de bu tuğraları estetik açıdan bu kadar güzel yapan şey de budur. Hat sanatının üst düzeyde temsil edilmesi.
Tuğralar Nerede Kullanılırdı?
Her bir resmi belge üzerine damga olarak basılırdı.
Bir padişahın gücünü yansıttığı için bu belgelerde yazılan emirlerin hangi kudretten geldiği hatırlanması sağlanırdı.
Tuğrada çok fazla dikkat çekmese de tuğranın önemli bir bölümünü çiçekler oluşturur. Bu tuğra, Osmanlı sanatının bir diğer türünü de içinde barındırır.
İlk bakışta bu harikulade ayrıntıyı nasıl fark edemedim diye hayıflanmayın eminim bu konuda yalnız değilsinizdir. Bu ayrıntının gözden kaçmasının en büyük sebebi tuğranın muazzam bir yazı tipinin olmasıdır.
Kanuni Sultan Süleyman ’ın tuğrasındaki bu çiçekler o kadar güzel, o kadar özenli yapılmış ki tuğranın güzelliğine güzellik katmıştır.
Renkleri ve şekilleri çok itinalı seçilmiş, ancak olmadığı zaman, yokluğu fark edilecek kadar var olan bir arka fon oluşturmuştur. Tuğranın arka plan bölümünde altın kullanımı ve altın kullanım işçiliğinde ki ustalıkta dikkat çekicidir. Bu kullanım eseri gerçekten görkemli bir sanat eserine dönüştürmüştür.

Padişah İmzaları: Tuğralar – Tuğraların Güzelliklerine Güzellik Katan Çiçek Çiçekler ve Altın Rengi Arka Fonlar
Yakından bakınca bir düzeni bir güzelliği olduğunu fark edebilirsiniz.
Bu çiçekler neredeyse tuğranın hem görsel hem de işitsel olmasını sağlayacak kadar bir ahenk içerisinde yerleştirilmiştir.
İşin tarihi boyutuna gelirsek eğer:
Devrin getirdiği, neredeyse erkek egemen dünyanın zorunlu olduğu bir ortam içerisinde bu dev dalgaları, görkemli sancakları anımsatan harfler kendisine rakip olan devletlere bir gözdağı vermek için, gücünü simgelemek için gerekli olsa da, bu harflerin arasına bir nakış gibi işlenmiş çiçekler ise kadınsı tarafı temsil ettiği düşünülebilir. Devletin başındaki hükümdar düşmanlarına korku saldığı kadar, dostlarına bir anne şefkatiyle yaklaşabileceği sonucunu çıkarabiliriz.
Gerek harfler, gerek çiçekler bu eserde her ne varsa hepsi kontrol altında hepsi sınırlarını zorlamakta ama hiçbiri sınırını geçmeye cüret etmemektedir. İşte bu; kontrolün sanatı…
Rastlantıya bakın ki bu tuğranın sahibi olan padişah ülkeyi yönettiği zaman en geniş sınırlar en güzel şekilde kontrol edilmekteydi.
Tuğra Hangi Bölümlerden Oluşur ?
1- Sere (Kürsü):
Tuğranın en altında bulunan ve asıl metnin (padişah ve babasının adı, ünvanları ve –el- muzaffer daima duası) yazılı bulunduğu kısımdır.
2- Beyze ’ler (Arapça: yumurta):
Tuğranın sol tarafında bulunan iç içe iki kavisli kısımdır.
3- Tuğ’lar:
Tuğranın üstüne doğru uzanan “elif” harfi şeklindeki uzantılardır. Her zaman elif değillerdir. Bazen harf de değillerdir. Yanlarında yer alan flama şeklindeki kavislere “zülfe” denir.
4- Kollar (Hançere):
Beyze ‘lerin devamı olarak sağa doğru paralel uzanan kollardır.
Bazı tuğralarda sağ üst boşlukta ilgili padişahın “mahlas” veya sıfatı da görülür.
Karagöz Oyununun Tarihini ve Özelliklerini merak ediyor musunuz?
Karagöz ve Hacivat kimdir?
Şeyh Küşteri kimdir?
Bu soruların cevaplarını bulabileceğiniz Karagöz Oyununun Tarihi ve Özellikleri başlıklı içeriğimize başlığa tıklayarak inceleyebilirsiniz. Keyifli okumalar.
İşten, okuldan arta kalan kıt zamanınızda, sosyal medyada gezinen gerekli, gereksiz bu kadar popüler kültür malzemesi arasında sanat, felsefe ve edebiyata zaman ayırıp bu yazıyı okuduğunuz için sizi ayakta alkışlıyor ve teşekkür ediyorum.
Hürmetler. Esenlikler dilerim.