Türk Resim Sanatı (Asker ve Çallı Kuşağı)

Bu yazımızda minyatürden, resim sanatının batılı anlamdaki ilk örneklerine nasıl geçildiğine dair süreçten bahsedip, bu sürecin nasıl işlediğine kısaca bir göz atacağız. Batılılaşma döneminde Türk Resim Sanatı ‘nda etkin rol oynayan Asker Ressam Kuşağının ve 1914 Çallı kuşağı olarak da bilinen Çallı Grubunun (Türk İzlenimcileri) temsilcilerini anacağız.

 

 

Batılılaşma Dönemi Türk Resim Sanatı

 

Minyatür Sanatından Resim Sanatına Geçiş

Türk Minyatür sanatının başlangıcını Orta Asya ’ya, Uygurlara kadar götürmek mümkündür. Uygurların ilkel de olsa minyatür sanatına yönelmeleri Mani dinini benimsemelerinden sonra ortaya çıkmıştır. Bu dine ait bir takım kitapların resimlenmesi, Türk minyatür sanatının kitaplardaki ilk örneklerini oluşturmaktadır.

Bezeklik fresklerindeki figürlerin İslam minyatürlerinde görülen tipler olması, bu bölge sanatının İslam sanatı üzerindeki etkilerini de göstermesi bakımından ayrıca önem taşır.

Osmanlı döneminde ise, 14.yy. sonu 15. yy. başından itibaren minyatür sanatı ile ilgili ilk gelişmeler ortaya çıkmaya başlar. Matrahçı Nasuh, Niğarî, Ressam Şahkulu, Nakkaş Osman, Şahnameci Seyyid Lokman bu sanatın önde gelen isimleridir.

18.yy ’dan itibaren ise Osmanlı Devleti ’nin genelinde olduğu gibi minyatür sanatında da Batı etkilerinin güçlendiği bir döneme girilir. Batılı resim anlayışını, gelenekselliğe başarılı bir biçimde uygulayan Levnî ve Abdullah Buharî bu dönemin öne çıkan sanatçılarıdır.

Levnî ’den itibaren boya tabakası incelmiş, giderek sulu boya veya guaja dönüşmüştür.Renk değerleri ve ışık, gölge gibi batılı unsurlar benimsenmiştir. İki boyutlu bir resim sanatı olan minyatürde üçüncü bir boyutun aranması da en göze çarpan yeniliklerdendir.

Bu yeni değerler 18. yüzyılın ortalarında yeni bir resim türü olarak ortaya çıkan duvar resimlerinde de korunmuştur. Yüzyıllardır Osmanlı yapılarının duvarlarını süsleyen geometrik ve bitkisel motifler 18. yüzyılda yerini Avrupa tarzında barok ve rokoko sanatından çiçek sepetlerine, meyve çanaklarına, bezemelere ve hepsinden öte manzara kompozisyonlarına bırakmıştır.

Türk ressamları ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında akademik çalışma yapma olanağı bulmuşlar veya Avrupa ’da eğitim görerek Batı sanatıyla ilk elden karşılaşabilmişlerdir.

Nitekim 19. yüzyılda ilk tuval resmi ustalarının hemen hepsinin manzara resmi yaptığını göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenle 18. ve 19. yüzyıl minyatürlerinde ve duvar resimlerinde izlenen gelişmeler Türk resminde önemli bir geçiş döneminin belirtileridir.

 

 

Çağdaş Türk Resim Sanatına Giriş

Geleneksel çizgide ilerleyen Türk Resim Sanatı; 18. yüzyıldan itibaren göze çarpmaya başlayan Batılılaşma hareketlerinin sonucunda bir sonraki yüzyılda batı sanatının etkisine girmiştir. Böylece günümüze kadar uzanan ve Çağdaş Türk Resim Sanatı olarak isimlendirilen süreç ortaya çıkmıştır.

Osmanlı devletindeki Batılılaşma hareketi, bilindiği gibi toplumun içinden değil, devletin yönetici kadrolarının özendirmesi sonucu üst tabakalardan gelmiştir. Askerî okullara eğitici amaçla resim dersleri müfredatlara konmuş ve bu okullardan mezun sanatçılar yurt dışına eğitime gönderilmeye başlanmıştır.

Ayrıca 1882 ’de Sanayi-i Nefise Mektebi (1928 ’de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, 1982 ’de Mimar Sinan Üniversitesi, 2005 ’te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adını almıştır.) kurulmuş ve müdürlüğüne Osman Hamdi Bey getirilmiştir. 27 yıl süren Osman Hamdi Bey zamanında, okuldaki eğitimin Batılı ölçülere göre geliştirilmesi üzerinde durulmuş, 1910 ve daha sonraki yıllarda Türk sanatını olumlu etkileyecek önemli gelişmeler sağlanmıştır.

 

 

Asker Ressamlar Kuşağı

Türkiye ’de Batılı anlamdaki resim sanatının ilk örnekleri askeri okul çıkışlı ressamlar tarafından verilmiştir. Bu okullardan mezun yeteneği yüksek sanatçılar öğrenim için Avrupa ’ya gönderilmiştir.

Bunlardan Ferik İbrahim Paşa, Batı etkisindeki Türk resminin öncülerindendir. Buna karşılık askeri okul çıkışlı oldukları halde, yurt dışına gitmeden sanatçı kişiliklerini yurt içindeki öğretmenlikleri sırasında geliştirmiş Fahri Kaptan, Ahmet Bedri, Hüseyin Giritli,  Ahmet Münip, Salih Molla Aşki, Ahmet Ziya resimlerindeki ayrıntıya inen titiz çalışma teknikleri ve özellikle de fotoğraftan yararlanma yöntemleriyle, bugüne kadar Batı etkisindeki resim sanatımızın “öncüleri” olarak anılmaktadır.

İstanbul’un kıyı semtlerini ve özellikle de Üsküdar yöresini, resimlerinde kendine özgü bir çizgi ve renk anlayışıyla yansıtmış olan Hoca Ali Rıza (1885-1930) ile, Türk resim sanatında figür üzerine kurulu köklü bir geleneğin başlatıcısı sayılabilecek Osman Hamdi (1842-1910)’yi de bu grupla birlikte göz önüne alabiliriz. 

 

Asker Ressamlar Kuşağı Temsilcilerinden Hoca Ali Rıza / Türk Resim Sanatı

Asker Ressamlar Kuşağı Temsilcilerinden Hoca Ali Rıza / Türk Resim Sanatı 

 

Türk izlenimcilerin öncüsü sayılan, ışık ve renk çözümlemelerine özgün bir ayrım kazandıran ressam Halil Paşa, klasik anlayışa uygun yapıtları ve çizim etütleriyle çok yönlü kişiliğini de ortaya koymuştur. Sanatçının manzara ve natürmort resimlerinin yanı sıra yalın ve gerçekçi tarzda çalıştığı portreleri de vardır.

Yurt dışında eğitim almayıp iyi gözlem ve çok çalışma sonucu kendisini geliştirmiş ve tarzını batılı anlamda resim anlayışına yaklaştıran sanatçılarda vardır. Bu sanatçılar arasında en önemli kişi olarak Hüseyin Zekâi Paşa ismini zikredebiliriz.

Çoğu peyzaj ve natürmort türünde yağlı boya yapıtlarıyla tanınan asker çıkışlı ressamlar arasında Ahmet Bedri, Hüseyin Giritli, Ahmet Muhip, Salih Molla Aşki akla gelebilecek önemli isimlerdir.

Bu ressamlar, doğa konulu resimlerini, doğaya çıkarak değil, İstanbul ’un Yıldız Sarayı, Çinili Köşk, Ihlamur Kasrı gibi tarihsel çevrelerini konu alan fotoğraflardan yapmışlardır.

Batılı anlamda Türk Resim Sanatı ‘nın, bir üslup çizgisi ortaya koyan ilk kuşak sanatçıları arasında Osman Hamdi Bey ve Şeker Ahmet Paşa ile birlikte ismi geçen bir diğer ressam, Süleyman Seyyid ‘dir.

Osman Hamdi ‘nin bu kuşak içerisinde bir kültür adamı olarak gerçekleştirdiği etkinliklerle sivrilen kimliği, çağdaş Türk resim sanatı tarihi yazımında, diğer iki sanatçının ve özellikle de Süleyman Seyyid ‘in bir ressam olarak yeterince değerlendirilememesi sonucunu doğurmuştur.

Kuşağının diğer sanatçılarına oranla, resme yoğunlaşma konusunda daha istekli olan ve bunun için daha fazla olanak bulduğu anlaşılan Seyyid, özellikle natürmortlarıyla dikkat çekmektedir.

 

Asker Ressamlar Kuşağı / Süleyman Seyyid

Süleyman Seyyid – Kavunlar ve İncirler / Türk Resim Sanatı – Asker Ressamlar Kuşağı

 

Osman Hamdi Bey resmin “konu” sorununa, Şeker Ahmet Paşa özellikle kompozisyona önem verirken, Süleyman Seyyid “ışık ve renk” gibi plastik unsurları ön plana çıkartır. Süleyman Seyyid ’in diğer çağdaşlarına göre daha ressamca bir tavır içerisinde bulunduğu iddia edilebilir.

Asker ressamlar geleneğinin en önemli temsilcilerinden olan Şeker Ahmet Paşa ’nın resimlerinde insanlara ve olaylara odaklı bir yaklaşım yerine; ormanlar, meyveler, çiçekler, geyikler, koyun sürüleri ve çoban köpekleri sevgi ile işlenmiş motiflerdir.

 

Asker Kuşağı Temsilcilerinden Şeker Ahmet Paşa

Şeker Ahmet Paşa – Karpuz Dilimli Üzümlü Natürmort / Türk Resim Sanatı – Asker Ressamlar Kuşağı

 

Sanatçının iddialı, zengin, büyük boyutlu natürmortları ise, teknik ve renk olarak tercihlerini ve becerilerini en başarılı biçimde yansıttığı işler olarak diğerlerinden ayrılır.

İçinde yetiştiği geleneğe uyarak insan figüründen çok, doğa ile ilgilenen sanatçı, Hoca Ali Rıza başta Üsküdar sokakları olmak üzere İstanbul ve çevresine özgü görüntüleri işleyen manzara resimleriyle tanındı. Paletinden koyu renkleri ayıkladı, sulu boya ya da neredeyse sulu boya kadar ince, saydam yağlı boya resimlerinde pembeler, yeşiller ve maviler kullandı.

Osman Hamdi Bey’in Oryantalizm ‘i, yakından tanıdığı konularının fotoğraflarını çekip tablolarında birleştirdi çizgisel bir dile dayanmaktadır. Kendi perspektifinden, içinden çıktığı kültürü bir oryantaliste göre çok daha gerçekçi ifade etmiştir.

 

Asker Kuşağı temsilcilerinden Osman Hamdi Bey

Osman Hamdi Bey – Kuran Okuyan Kız / Batılılaşma Dönemi Türk Resim Sanatı – Asker Ressamlar Kuşağı

 

Osman Hamdi Bey’in Kur’an Okuyan Kız tablosu, Londra’daki Bonhams Müzayede Evi’nde Eylül 2019 sonlarında yapılan açık artırma ile 6 milyon 315 bin sterline (yaklaşık 44 milyon 12 bin lira) Malezya İslam Sanatları Müzesine satılmıştır.

 

 

1914 Çallı Kuşağı (Türk İzlenimcileri):

1908 ’de kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ’nin asker kökenli ressamlardan sivil kuşağa geçiş, 1914 Çallı Grubu olarak da bilinen izlenimci ressamlar kuşağıyla gerçekleşmiştir.

Türk resminde figür geleneğini başlatan Osman Hamdi ‘den bu ressamlara geçiş, aynı zamanda modernleşme sürecinin de başlangıcını oluşturur.

İbrahim Çallı ’nın popüler sanatçı kişiliğiyle liderlik yaptığı bu kuşak Hikmet Onat, Feyhaman Duran (1886-1970), Hüseyin Avni Lifij, Namık İsmail, Nazmi Ziya gibi isimlerden oluşmaktadır.

Bu ressamlar, batı resminde etkisini tamamlamış izlenimci görüşe bağlandılar. Fakat bu akım içinde Batı resminde olduğu gibi, renklerle ilgili problemin çözülmesi ihtiyacı ile hareket etmediler. Genellikle optik görünüşleri, az çok renkçi anlayışıyla dile getirdiler.

 

İbrahim Çallı

Türk Empresyonist Ressam İbrahim Çallı 1882 yılında o zamanlar İzmir ’e bağlı bulunan Çal kasabasında doğdu.

Ailesi tarafından asker olması için İstanbul ’a gönderildi. Burada Ermeni bir ressamdan dersler alan İbrahim Çallı daha sonra Şeker Ahmet Paşa ’nın oğlu olan İzzet Bey vasıtasıyla Şeker Ahmet Paşayla tanıştı.

1906 ’da Şeker Ahmet Paşa ’nın desteğiyle Sanayi-i Nefise ’ye giren İbrahim Çallı, 1910 yılında buradan mezun olduktan sonra Hikmet Onat ve Ruhi Arel ’in de aralarında olduğu bir grupla Paris ’e resim öğrenimine gönderildi.

Ünlü ressam, Paris ’te L’Ecole des Beaux Arts ’da Fernand Cormon atölyesinde eğitim gördü. Klasik bir resim eğitimi almasına rağmen klasik resmin dışına çıkarak izlenimcilik (empresyonizm) akımına hayran oldu ve akademikleşmiş izlenimciliğe bağlandı.

Zeybekler ve Mevleviler, adlarını taşıyan eserlerinde olduğu gibi bazı eserlerinde yerli motifleri işledi.

 

İbrahim Çallı - Zeybekler

İbrahim Çallı – Zeybekler / 1914 Çallı Kuşağı (Türk İzlenimcileri)

 

Natürmortlarında ve açık hava resimlerinde anlatım ustalığı gösterdi. Fırça tuşlarına önem verdi.

 

Feyhaman Duran

Türk ressam Feyhaman Duran 1886’da İstanbul ’da doğdu.

Galatasaray Lisesi ’nde öğrenim gördüğü yıllarda karakalem portreler çizdi. Resmin sanatının yanı sıra “hat” sanatıyla da yakından ilgilenen Feyhaman Duran, 1910 yılında Paris ’e gitti.

Feyhaman Duran, Avrupa ‘da resim eğitimi almış Türk ressamlarındandır. Paris ‘te ilk derslerini Güzel Sanatlar Okulu ’nda Paul Richet ’den aldı.

Aynı zamanda Julian Akademisi ’ndeki dersleri izleyip, Jean-Paul ve Albert Laurens atölyelerinde çalıştı. Feyhaman Duran ‘da tıpkı İbrahim Çallı gibi Fernand Cormon ’dan aldığı akademik eğitimden büyük ölçüde etkilendi.

Feyhaman Duran, izlenimci anlayışı yansıtan eserlerinde titiz bir işçilikle, renk ve desen uzlaşmasını birleştirdi.

 

Feyhaman Duran - Otoportre, 1911

Feyhaman Duran – Otoportre, 1911 / Türk Resim Sanatı – 1914 Çallı Kuşağı

 

Feyhaman Duran, sanat yaşamı boyunca manzara, natürmort, iç mekân ve portre gibi resmin farklı konuları üzerinde çalışmış bir sanatçıdır.

 

Hikmet Onat

Hikmet Onat 1882 yılında İstanbul ’da doğdu.

İlk öğreniminden sonra, 1903 ’te Heybeliada Mekteb-i Bahriye ’yi bitirdi. İlk resim eğitimini Mekteb-i Bahriye’ de aldı. Daha sonra 1904 yılında İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebi ’ne girdi. Burada Osman Hamdi Bey ve Salvatore Valeri ’nin dersler aldı.

1910 yılında mezun olup, resim üzerine açılan bir yarışmaya katılarak Paris Güzel Sanatlar Akademisi ’nde Fernand Cormon Atölyesi ’nde dört yıl çalıştı.

İstanbul ’u çok seven ressam Hikmet Onat, genellikle eski İstanbul görüntülerini canlandıran peyzajlar yaptı.

 

Hikmet Onat - Yenimahalle

Hikmet Onat – Yenimahalle / Batılılaşma Dönemi Türk Resim Sanatı – 1914 Çallı Kuşağı

 

Ayrıca Topkapı Sarayı ’na özel izinle girerek birçok odasını resmetti. Bu eserler Hikmet Onat ’ın gösterdiği titiz çalışma sonucu belge sayılacak niteliktedir.

 

Nazmi Ziya Güran

1881 yılında İstanbul, Aksaray ‘da Horhor mahallesinde doğan Nazmi Ziya, Fatih Sultan Mehmet ‘in hocası Akşemsettin Molla Gürani ailesinden gelmektedir. Çocukluğu ve gençliği İstanbul ’da geçen Nazmi Ziya Türk ressamlar arasında “Işığın Ressamı” olarak anılmaktadır.

İlk dersleri Hoca Ali Rıza ’dan almıştır. Ardından Fransa ’ya giderek tıpkı diğer Çallı grubu ressamları gibi Fernand Cormon ile çalıştı. Yaşamı boyunca İzlenimcilik akımını benimseyen ressam, Türk ressamlar arasında İzlenimcilik(Empresyonizm) anlamında en üst seviye eserleri veren ressam olarak görülmektedir.

Nazmi Ziya, izlenimci anlayışı renk problemlerine özel bir dikkat göstererek İstanbul görüntülerini güneş ışığı ve sis gibi unsurlarla birlikte verdi.

 

Türk Resim Sanatı - Nazmi Ziya Güran

İzlenimcilik (Empresyonizm) Anlamında Üst Seviye Resimler Veren, 1914 Çallı Kuşağı, Türk İzlenimci Ressamlardan Nazmi Ziya Güran

 

Ayrıca Türk ressam Nazmi Ziya Güran, az sayıda yaptığı portrelerle ve manzara içerisinde kullandığı figürlerin insan anatomisine ne kadar hakim olduğunu ortaya koymuştur.

Yapmış olduğu Atatürk portresi sadece Atatürk portreleri arasında değil Türk Resim Sanat Tarihi içinde de özel bir yere sahiptir. Nazmi Ziya Güran ‘ın yapmış olduğu Atatürk portresi ile ilgili ayrıntıları Türk Devlet Adamlarının Portreleri başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz.

 

Namık İsmail

1890 Samsun doğumlu olan Türk ressam Namık İsmail, önce Galatasaray mektebine ardından Sanayi-i Nefise Mektebi ’ne devam etti.

Türkiye ’de ki eğitimini başarıyla tamamlayan ressam Paris ’e gönderildi. Burada süsleme sanatları dalında eğitim gördü. Namık İsmil ‘de Ayrupa ‘da eğitim görmüş Türk ressamları arasında yer almaktadır.

Namık İsmail ise, Türk Resim Sanatı ‘nda kişisel üslup ayrımlarının belirginlik kazanmasını sağlayan büyük ustalardan biridir.

 

Namık İsmail - Harman -1923 / Türk Resim Sanatı - 1914 Çallı Kuşağı

Namık İsmail – Harman -1923 / Türk Resim Sanatı – 1914 Çallı Kuşağı

 

Temalara biçimsel yaklaşımı belli sınırları aşmayan bir deformasyon eğilimi yansıtır.

 

Hüseyin Avni Lifij

1914 Çallı kuşağı olarak adlandırılan bu dönemin sanatçılarından Hüseyin Avni Lifij, Sanayi-i Nefise ‘de kısa süre eğitim aldıktan sonra Paris Güzel Sanatlar Okulu ‘na gönderildi.

Çallı grubunun diğer ressamları gibi o da Fernand Cormon atölyesinde (1909–1912 yılları arasında) eğitim görmüştür.

Gölgesi ufka düşen ağaçlar, servilikler, kızılımsı bir güneşin aydınlattığı esrarengiz manzaralar, içli bir hüznün ördüğü ıssız yollar, iç dünyanın dışa vurulduğu karmaşık ilişkiler Hüseyin Avni Lifij ‘in resimlerine duygulu bir şiirsel hava katar.

 

Hüseyin Avni Lifij - Arkeoloji Müzesi Bahçesinde Öğrenciler / Türk Resim Sanatı - 1914 Kuşağı (Çallı Kuşağı)

Hüseyin Avni Lifij – Arkeoloji Müzesi Bahçesinde Öğrenciler / Türk Resim Sanatı – 1914 Kuşağı (Çallı Kuşağı)

 

Türk ressam Hüseyin Avni Lifij çalışmalarını daha çok peyzaj, poşad ve kompozisyonlar üzerine sürdürmüş olsa da sanatçının ismi anılınca otoportre çalışmaları da akla gelmektedir. Portre çalışmalarındaki bu yeteneğini Türkiye ‘nin ikinci ve son mareşali Fevzi Çakmak ‘ın portresini yaparak göstermiştir.

Hüseyin Avni Lifij ‘in yapmış olduğu Büyük Taaruz ‘u planlarken resmettiği Mareşal Fevzi Çakmak portresi ile ilgili ayrıntıları Türk Devlet Adamlarının Portreleri başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz.

 

İşten, okuldan arta kalan kıt zamanınızda, sosyal medyada gezinen gerekli, gereksiz bu kadar popüler kültür malzemesi arasında sanat, felsefe ve edebiyata zaman ayırıp bu yazıyı okuduğunuz için sizi ayakta alkışlıyor ve teşekkür ediyorum.

Hürmetler. Esenlikler dilerim.

2 Comments

  1. Rajeswara

Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.