no comments

Vincent van Gogh : Kulağı Kesik Çılgın Ressam

Vincent van Gogh hayatı demek; bitmek tükenmek bilmeyen bir ızdırap, bir felaketten başka bir felakete sürüklenmek demek!

Kaybedilen işler, meslek hayatında birçok başarısızlık, sorunlu ilişkiler demek!

Bütün ressamlık hayatı boyunca tek bir resim satabildi. Sonunda da kendi hayatına son verdi.

Oysa bugün bütün eleştirmenler ona muazzam övgüler yağdırıyor. Gelin şimdi bu çılgın ressam Vincent van Gogh ‘u hep birlikte tanımaya çalışalım.

 

 

Vincent van Gogh Kimdir? ( 30 Mart 1853 – 29 Temmuz 1890)

 

Vincent van Gogh : Kulağı Kesik Çılgın Bir Ressam

Vincent van Gogh Kimdir?

 

Tuvalden Fışkıran Renkler

Bu çaresiz adamı coşku dolu yaratılarıyla uzlaştırmak da zor. Acı verecek kadar kısa bir sanat hayatı var aslında sadece sekiz yıl ve bu sekiz yılda yaptığı eserlerle sanatta büyük bir devrim yarattı da denilebilir Vincent van Gogh için.

Renkleri tuvallerden dışarıya, gerçek dünyaya sıçrar gibidir. Parlak maviler, akkor misali yeşiller, ve tabi ki ışıl ışıl sarılar. Van Gogh ’un sanatı hiç ara vermeden insanı hayretler içinde bırakabilir.

Vincent Willem van Gogh, Kalvenci papaz Theodorus van Gogh ile karısı Anna Cornelia sağ kalan çocuklarının en büyüğüydü. Diğer beş çocuk arasında Vincent en çok kardeşi Theo ’ya yakındı. Aslında genç yaşta sanata ilgi gösterdi ama resim yapmıyordu, satıyordu!

Henüz on beş yaşındayken amcalarından biri tarafından işletilen bir şubede, simsarlar Goupil and Cie ‘nin yanında işe girdi.

1873 ‘te işverenleri onu Londra şubesine gönderdiler ama çok geçmeden, o sıralar İngiltere ’yi kasıp kavuran Evanjelizm akımından etkilendi bunun üzerine Paris ’e transfer edildi.

Orada da müşterilere sanat eseri satacağına, onlara vaaz vermeye başladı. Anlayacağınız Van Gogh bir zamanlar bir misyonerdi. 1876 yılında işinden kovuldu.

Van Gogh bu kovulma olayından müteessir olacağına bu talihsiz olayı coşkuyla karşılayıp tekrar İngiltere ’ye döndü. Ancak, Noel için evini ziyaret ettiğinde anne ve babası Hollanda da kalıp ilahiyat okuluna gitmesi yönünde ısrar ettiler. Giriş sınavı için Latince ve Grekçe öğrenmesi gerektiğini öğrenince Vincent isyan etti.

Ölü dilleri öğrenmenin fakirlere ne gibi faydası vardı ki? Ailesi onu Evanjelik bir akademiye kaydetti. Birkaç ay buraya devam ettikten sonra okul, Van Gogh ’un mizacının misyonerlik yapmaya uygun olmadığı yönünde karar verdi. Fakat Van Gogh misyoner olma konusunda ısrarcıydı. Bir kömür madeninde vaaz ettiği yoksul madencilerle artıkları yiyerek ve paçavralar giyerek yaşadı Theo ’nun gönderdiği azcık bir para olmasa açlıktan ölecekti.

 

 

Van Gogh Resme Yöneliyor.

Kendisi pek farkına varmadı belki ama madencilerle geçirdiği iki senede Van Gogh ’un tutkusu aslında yön değiştirmişti.

Yoksulların en yoksuluna yardımcı olmak için çok az şey yapan örgütlü dinden hoşlanmıyordu artık. Artık kendini resim yapmaktan alamıyordu. Sanki gizli bir güç onu resim yapması için zorluyordu. Theo’nun gönderdiği baskıları kopyalayarak saatlerini geçiriyordu. 1880’de yirmi yedi yaşındayken hayatını dine adamaktan vazgeçip sanata adamayı seçti.

 

Vincent van Gogh’un kardeşi Theo van Gogh

 

Ama Vincent hala aynı insandı kural tanımamaya, gelenekçilikten hoşlanmamaya devam ediyordu. Sanat akademisindeki kısa eğitimi başarısızlıkla sonuçlandı. Annesiyle babasının kırdaki evine döndü, orada ailesi ve çevresindekileri pejmürde görünümü ve tuhaf davranışlarıyla ürküttü.

Van Gogh ’un ilk dönem eserlerinde ortaya koyduğu çalışmaları sonraki canlı şaheserleriyle bağdaştırmak zor olsa da, bu dönemde resim sanatındaki rüşdünü ispat etti.

 

İlginizi Çekebilir: En Ünlü 15 Vincent Van Gogh Tablosu

 

 

Empresyonizm (İzlenimcilik) Akımından Etkilendi.

İlk döneminde genellikle resmetmek için köylülerin en mazlumlarını seçiyor ve kasıtlı olarak donuk renkler kullanıyordu. Kahverengiler, griler, kirli yeşiller ve siyahlar.

 

Vincent van Gogh : Kulağı Kesik Çılgın Bir Ressam

Vincent van Gogh, İlk döneminde genellikle resmetmek için köylülerin en mazlumlarını seçiyordu.

 

Huzursuz ruhu sonunda bu kır hayatından sıkıldı ve ani bir kararla 1886 Mart ’ında Paris ’e giden bir trene atladı. Paris’e vardıktan sonra bir Empresyonist sergiye gitti. Bu sanat akımında kullanılan renkler onu hayretler içerisinde bıraktı.

Kullanılan renklerin parıltıları ve saflıkları daha önce gördüğü hiçbir şeye benzemiyordu. Çok geçmeden onun renkleri de ışıldamaya başladı. Bu değişimde yaşlı empresyonistler kadar George Seurat ve Paul Gaugin gibi genç ressamların da onun üzerinde etkisi olmuştu.

Zamanın ruhuna uyarak Van Gogh da bir sergi düzenledi, bu sergiyle her ne kadar eleştirmenlerin dikkatini çekemese de, başka ressamların ilgisini çekmeyi başardı.

 

 

Güneye Giden Yol

Vincent van Gogh ’un Paris ’te yaşadığı bohem hayatın tadı kaçıyordu. İçtiği çok miktarda konyak ve Moulin Rouge ’da geçen sayısız uzun gece onu yıprattı.

Biraz şehirden uzaklaşıp eski sağlığına kavuşması gerekiyordu. Ani esin nöbetlerinden birinde, güney Fransa’da, aynı fikirdeki ressamların başkentin baskıları olmaksızın çalışabileceği bir Güney Stüdyosu ‘nu hayal etti. Kendisine hiç kimsenin bilmediği bir sebeple küçük Arles kasabasını mekan olarak seçti.

Gittiği bu taşra kasabasında konuşulan lehçeye çok iyi anlamıyor komşularıyla zar zor anlaşıyordu. Bu küçük kasaba bu yalnız ve huysuz adamı oldukça garipsemişti. Resim yapmaktan başka yapabileceği hiçbir şey yoktu Vincent ’in.

Bu kasaba onun kendi tarzını yarattığı yer oldu. On beş ayda, tam iki yüz eser tamamladı. Artık resim yaparken kalın fırça darbeleriyle uygulanmış saf pigmentleri tanımladığı hemen ayırt edilebilecek, olgun tarzıyla resimler yapmaktaydı.

Hala Güney Stüdyosu hayalini canlı tutun Van Gogh, kendisini ziyarete gelsin diye tabiri caiz ise, Gauguin ’in başının etini yedi. Gauguin ise resmi ikincil bir meslek olarak görüyor asıl mesleğini ise borsa simsarlığı olarak tanımlıyordu.

Ayrıca Gauguin’in resim anlayışı doğanın olduğu gibi resmedilmesi fikrinden uzaklaşıp hayal gücünün kullanılması fikrine sıcak bakmaya başlamıştı. Aslında Vincent ’ın sanatçılar topluluğuyla çok fazla ilgilenmiyordu ama Van Gogh ’un sanat simsarı olan kardeşi Theo ile ilişkilerini güçlendirmek umuduyla Arles ’e bir yolculuk yaptı.

 

Vincent van Gogh : Kulağı Kesik Çılgın Bir Ressam | Vincent van Gogh ' un Arles' teki Yatak Odası (Musée d’Orsay) 

Vincent van Gogh ‘ un Arles’ teki Yatak Odası (Musée d’Orsay) 

 

 

Vincent van Gogh Neden Kulağını Kesti?

Gauguin ile Van Gogh arasında aslında bir öğrenci hoca ilişkisi mevcuttu. Van Gogh her an Gaugin ’in peşinde geziyor, onun sanatını çok önemsiyordu. Ama bir şekilde Van Gogh ‘un garip yüzü ortaya çıkıyor ve ilham kaynağı konusunda ağır tartışmalar yaşanıyordu.

Van Gogh beklenildiği üzere ilham kaynağı olarak doğayı görürken Gauguin ise bu kaynağın hayal gücü olduğunu savunuyordu. Gauguin Van Gogh ’un ruhunda yaşadığı med-cezirlere ve bu küçük kasabaya daha fazla dayanamayıp ani bir kararla Paris ’e döndü.

Gauguin Paris ’e dönmeden hemen önceki gece yaşananlar ise gerçekten çok ilginçti.

Gauguin ve Van Gogh arasında çıkan tartışma sonrası Van Gogh, Gauguin ’i usturayla tehdit ediyor ve sonra kendi kulak memesini kesiyor – efsane olduğu şekilde tüm kulağını değil – ve kulağının bu parçasını en gözde fahişesine hediye etmek için genelevin yolunun tutuyor.

Ertesi sabah polis kan izlerini takip ederek Van Gogh ’un evine kadar geliyor ve onu kendinden geçmiş bir vaziyette buluyor. Gauguin Theo ’yu durumdan haberdar edip, o sabah bir trene atlayıp Paris ’e gidiyor. Bu iki ressamın son görüşmesi oluyor.

Van Gogh bir daha asla eskisi gibi olamıyor. Akli durumu da giderek kötüye giden Van Gogh bir süre akıl hastanesinde kalıyor. Akıl hastanesinin bahçesinde zambak ve yıldızlarla dolu gece gökyüzü resimleri yapıyordu. Durumu düzelmeye başlayınca Mayıs 1889’da güney Fransa ’dan ayrılıyor.

 

The Starry Night, 1889 – Vincent Van Gogh

 

İlginizi Çekebilir: Vincent van Gogh’un Yıldızlı Gece Eseri Hakkında Bilmeniz Gerekenler

 

Irises, 1889 – Vincent Van Gogh

 

 

Vincent van Gogh ‘un Ölümünden Sonra

Theo kardeşi Vincet ’ı Paris ’in kuzeyindeki küçük bir kasabaya yerleştirdi. Vincent burada saplantılı bir şekilde çevredeki manzaranın resimlerini yaptı. Özellikle de yaz güneşi altında alevlenmiş buğday tarlalarının resmini. Çoğu kişi bu resimleri özellikle de Crows Over Wheat Fields/ Buğday Tarlalarının Üzerindeki Kargalar eseri bu bunaltıcılığın zirvesidir.

 

Wheatfield with Crows/ Buğday Tarlalarının Üzerindeki Kargalar – Vincent van Gogh.

 

27 Temmuz 1890 ’da hancı Van Gogh ’u odasında kanlar içinde bulur fakat Van Gogh mermiyi kalbine tam isabet ettirememiştir bu yüzden ölümü iki günde ve çok acılı bir şekilde gerçekleşmiştir.

1888, 1889 ve 1890 yıllarında kardeşi Theo resimlerini Bağımsızlar Salonunda sergiletmiş, ufakta olsa övgüler almış ve bir tane satmayı da başarmıştı. O hayattayken satılan ilk ve tek resmi buydu.

Vincent Van Gogh hak ettiği değeri ölümünden sonra gördü onun ardından gelen birçok ressam onun yapıtlarından etkilendi. Henri Matisse gibi ressamlar onun dinamik renk kullanımından etkilendi ve ondan elli yıl sonra gelen soyut ekspresyonistleri etkileyen de aynı özellikti.

 

 

Talihsiz Ressamın Aşk Hayatı Da Yolunda Gitmedi.

Zavallı Van Gogh hayatı boyunca gün yüzü görmedi desek yeridir. İş kadınlara gelince çok daha fena bir hale geldiğini söyleyebiliriz.

İlk aşkı Londra ’da ki ev sahibesinin kızıydı. Vincent tüm cesaretini toplayıp ona ilan-ı aşk edecekken kızın başkasıyla nişanladığını öğrendi.

İkinci aşk macerası ise kısa süre önce dul kalmış Kee VosStricker ’e yönelikti. Van Gogh 1881 yazını Etten ’de, anne, babası ve Kee ile yaşayarak geçirdi.

Ondan yedi yaş büyük olan Kee ’ye aşık oldu. Evlenme teklif etti ama kadın onu kararlılıkla reddetti. Van Gogh onun peşinden Amsterdam ’a kadar geldi; yengesiyle amcası bir gün onu görmesine izin vermediler ve Van Gogh kendisinden beklenen bir hareketle elini yanan bir mumun üzerine tuttu ve onu görmelerine izin verene kadar orada tutacağını söyledi, amcası mumu üfleyip söndürdüğünde Van Gogh acıdan bayılmıştı bile.

Van Gogh’un dikkati başka bir aşkla dağıldı, bu kez aşık olduğu kişi alkolik fahişe üstelik hamileydi. Van Gogh onu evine aldı fakat kadın doğum yaptıktan sonra eski mesleğine dönünce Van Gogh sonunda onu da bıraktı.

Bu olaydan sonra Van Gogh ’un kadınlarla ilişkisi tamamen profesyonelce oldu.

 

 

Beklenmedik Japon Etkisi

Avrupa’nın kibirli sanatçıları yüzyıllarca doğu sanatını dikkate değer bulmamışlardır. Van Gogh bu noktada meslektaşlarından ayrılır.

Ukiyoe ya da tahta baskılar Avrupa’ya ulaştığından bundan en derinden etkilenen sanatçı belki de Van Gogh olmuştur.

Not: Son eserlerinden biri olan Dr. Gachet’nin Portresi adlı eseri 1990 yılında 82,5 milyon dolara satılmıştır.

 

Dr. Gachet’nin Portresi / Vincent van Gogh.

 

 

Vincent van Gogh ‘un Ünlü Resimleri

 

The Courtesan (after Eisen), 1885 Vincent van Gogh

 

The life of Vincent van Gogh

Café Terrace At Night, 1888 – Vincent van Gogh

 

İlginizi Çekebilir: Van Gogh’un Kafe Terasta Gece Eseri Hakkında Bilmeniz Gerekenler

 

Self-Portrait with Bandaged Ear, 1889 – Vincent van Gogh

 

The life of Vincent van Gogh

Church at Auvers, 1890 – Vincent van Gogh

 

Sunflowers, 1889 – Vincent van Gogh

 

Bir köy manzarası yaptığında, adına sadece köy manzarası diyen ilginç bir ressam Claude Monet. Claude Monet ‘ i tanımak ister misiniz? Claude Monet Kimdir? yazısına link ‘e tıklayarak göz atabilirsiniz.

 

Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.