no comments

İbn Me’mun ‘un (Maimonides) Hayatı ve Görüşleri

Musa Maimonides, asıl adı Moses ben Maimon, aynı zamanda Rambam olarak da bilinir, Arapça adı ise; Abu ‘Imran Musa ibn Me’mun ibn’ Ubeyd Allah ‘tır. Yahudi filozof, hukukçu ve hekim, ortaçağ Yahudiliğinin en önde gelen entelektüel figürlerinden biridir.

 

 

İbn Me’mun (Moses ben Maimon-Maimonides) ‘un Hayatı ve Görüşleri

İbn Me’mun 1135 yılında Kurtuba‘da doğdu. Yahudi hahamlarından ilk öğrenimini aldıktan sonra Endülüslü Arap bilginlerden zamanına ait ilim üzerine eğitim aldı.

İlk gençlik yıllarında Muvahhidi‘lerin baskısı yüzünden bir akrabasıyla beraber doğduğu şehri terk etmek zorunda kaldı. 12 sene boyunca şehir şehir gezdikten sonra Magribe ‘ye (Fas) yerleşti. 1165 de Akka‘ya, sonra Kudüs‘e gitti. Son olarak da Mısır’a yerleşti ve ölünceye kadar burada yaşadı.

 

İbn Me'mun un Hayatı

İbn Me’mun (Moses ben Maimon-Maimonides) ‘un Hayatı ve Görüşleri

 

Selahaddin Eyyubi‘nin veziri kadı Fadhıl al-Baisami‘nin hekimi oldu. Bütün fikri faaliyetlerini bu dönemde gösterdi. Yalnız hekim olarak değil, astronom ve filozof olarak da büyük bir ün kazandı.

Hepsi arapça yazılmış olan eserlerinden en önemlisi Delil ül-hairin (Yoldan Çıkanlara Rehber) dir.

İbn Me’mun tüm eserleri ve özellikle yukarıda adı geçen eser tam akılcılığı temsil etmektedir. Ona göre; Farabi ve İbn Sina‘dan öğrendiği, Aristoteles’in felsefesi insana, tabiata ve Allah’a ait bütün problemleri çözebilecektir. Bu çözüm şekilleri genel olarak kutsal kitapla yani Eski ve Yeni Ahid ile uzlaşmamaktadır.

Bu yüzden İbn Me’mun akılcı felsefenin yarattığı cihetleri inanca bağlamaya çalışır. Ona göre vahy’e dayanan hakikatlarla yine bir Allah vergisi olan insan zihninin keşfettiği hakikatlar arasında çelişme olamaz. Ona göre zıtlık yalnız görünüştedir.

İbn Me’mun (Maimonides) ‘a göre Tevrat ve İncil ‘in metinlerinin kelimesi kelimesine anlamak yanlış bir yoldur. Bu görüş zaten Beni İsrail geleneğinde var olan bir görüştür. İbn Me’mun bunu tekrar canlandırmıştır. İbn Me’mun, Aristoteles felsefesindeki cevher fikrini, onun mecazlı yorumlarını derinleştirerek bu uzlaştırmayı yapmıştır.

Bu suretle Kutsal kitaptaki bütün insana benzetilen şeyleri manevileştirdi. Orada Allah’ın sıfatları, yaratış, insanın özel iradesi, kötülüğün kökü, peygamberlik, psikoloji ve ahlakın ilkeleri, şeriatın anlamı ve uygulamasına dair cesur teoriler ortaya koydu. Fakat hiçbir zaman son noktasına kadar Aristoteles’e bağlı kalmadı. Çünkü böyle yapsaydı dinin esaslı doktirinlerini tehlikeye düşüreceğini biliyordu. Bu duruma düşmemek için inancını terk edeceği yerde zaman zaman Yunan düşüncesini tenkit etti.

Buna rağmen koyu Yahudi inanacına sahip olan kişilerin saldırılarından kaçamadı. Onun melekler, mucizeler, peygamberlik ve madde hakkındaki cesur görüşlerini dine aykırı saydılar.

Ölümünden sonra bazı müslüman filozoflar onun görüşlerinden faydalanmıştır. Eserleri önce İbraniceye daha sonra da Latinceye çevrilmiştir.

 

İbn Mem’un (Maimonides: Rambam) (1135-1204)

İbn Me’mun (Maimonides: Rambam) (1135-1204)

 

İbn Rüşd ile birlikte batıda en çok tartışılan filozftur.

1234 yılında katolik kilisesi Maimonide ‘nin kitaplarının yakılmasına karar vermiştir.

Pek çok ardılı üzerinde derin izler bırakmış görüşlere sahiptir fakat en büyük etki bütün meşşai tesirlerinide taşımak üzere 17. asırda Spinoza üzerinde görülür.

İbn Memun tıpkı ilk kelamcılarda olduğu gibi Allah’ın insana benzer sıfatlarını reddetti. Onu yalnız menfi sıfatları ile tanıyabileceğimiz kanısındaydı. Alem ona göre bir bütündür ve sanki tek bir fert gibidir. Onda hiçbir boşluk yoktur. Yeryüzü su ile, su hava ile, hava ateşle, ateşde beşinci cisimle (yani gök kürelerinin cevherini oluşturan ‘esir‘ ile) çevrilidir.

Tek bir ferd olan alemde bir çok fertlerden mürekkeptir. Bunlar cansız canlı ve ruhlu olarak sıralanır. En üst mertebe ruhlu olan insan fertleridir ki, onların hakim gücü akıldır. Fakat bütün kürelerinde bir ferd olarak aynı surete bedene, ruha ve akla sahip olduğunu düşünmektedir.

İbn Memun ilmin verdiği bu bilgiyi, Tevrat ‘ın vermiş olduğu bilgiyi karşılaştırmış ve -daima mecaze vurarak- nasıl birbirlerine uyduğunu göstermeye çalışmıştır.

 

İbn Me’mun ‘un Alemin Kökü ve Kaderi Görüşü

İbn Memun ‘un alemin kökü ve kaderi hakkındaki görüşleri anlatıyor, tenkid ediyor ve oradan kendi terkipci görüşünü çıkarmaya çalışıyor.

Birinci Sanı:

Evren bütünlüğü ile mutlak yokluktan Allah tarafından yaratılmıştır. Önce yalnız Allah vardı ve onun dışında ne melek, ne küre, ne gökkürelerin içindeki şeyler vardı. Sonradan Allah bu varlıkları hür iradesiyle yokluktan meydana getirdi. Zaman da yaratılmış şeyler arasındaydı. Çünkü hareket ve arazdan ibarettir. “Allah alemi yaratmadan önce vardı” denirse burada önce kelimesi zamanı gösterir. Halbuki hiçbir zaman kaydına bağlı olmadan vardır. Burada ‘önce’ kelimesi mecaz olarak anlaşılmalıdır.

 

İkinci Sanı:

Duyduğumuz ve fikirlerini öğrendiğimiz bütün filozofların sanısıdır. Onlar Allahı’ın bir şeyi yokluktan meydana getirmesi kabul edilemez, bir şey mutlak yokluğa karışamaz, yani maddesi ve şekli olan herhangi bir şeyin maddesi hiç mevcut olmadan doğması ve maddesi yokluğa karışarak ölmesi mümkün değildir, derler.

Allah da böyle bir şeyi yapma yetisi görmek aynı anda iki zıttı birleştirmektir. Bu da Allah ile imkansızı birleştirmekten başka bir şey değildir. Bunun için onlara göre Allah gibi başlangıçsız bir madde vardır bu demek değildir ki o Allah ile aynı derecedidir. Onlara göre alem meydana gelmiştir ve kaybolacaktır. Fakat yokluktan çıkmamıştır.

 

Üçüncü Sanı:

Aristoteles‘e ve onun fikirlerini şerh eden ve fikirlerini yorumlayan kişileri aittir.

Aristoteles ve meşşailere göre hiçbir maddi şey önceden varolan bir madde olmaksızın meydana gelemez. Fakat onlar ayrıca göklerin doğup bozulmayacaklarını da kabul ederler. Bütün bu evren daima vardı ve hep olacaktır. Zaman ve hareket başlangıçsızdır; doğmaz ve bozulmazlar.

İbn Mem’un, bu kitapta Aristoteles’in evrenin başlangıçsız ve sonsuz olduğunu ispat edemediğini iddia etmektedir. Bu iddiayı onun Fizik, Dünya ve Gök adlı kitaplarını incelemesi sonucunda ortaya koymuştur.

Buradan evrenin yaratılışının ilke olarak ileri sürülebileceği sonucunu çıkarıyor. Allah’ın sebep, evrenin eser olduğu fikri üzerinde durarak yaradışın ‘ihtiyari’ değil ‘zaruri’ olduğu, Allahla alem arasında zorunluluk münasebetinin bulunduğu fikrine ulaşıyor ki burada tamamen Farabi’nin zorunlu varlık (Vacil ül-vücud) fikrine dayandığı açıkça görülüyor.

 

İbn Memun’un Mucizelere Bakışı

İbn Mem’un (Musa MaimonidesMoses ben Maimon) tabiat kanunlarıyla mucizeler arasındaki çelişme sorunlarına da değinmiştir.

Tabiatta hiç bir şey değişmeyecektir. Her şey mutlak bir zorunluluk ve düzen içinde meydana gelmiştir ve gelecektir. Bu pencereden bakıldığında, bu var olan düzeni bozan mucizelere nasıl bakmak gerekir?

Eski yahudi bilginleri mucizelerinde Allah tarafından yaratıldığını söylüyorlardı. İbn Memun bu fikre katılmamaktadır. O, bu konuda bir noktaya kadar Aristoteles’in fikirlerini izlemiştir.

Bu evren, Allah’ın kurduğu düzen içinde varolmuştur ve olacaktır. Fakat Allah kendi kurduğu düzeni değiştirme ve onu yok etme gücüne her daim sahiptir. Evrenin bir başlangıcı olduğuna göre bir sonu da mutlaka olacaktır.

 

İbn Memun’un Kötülük Görüşü

İbn Mem’un insandaki kötülük için kutsal kitaptan şu cümleyi örnek verir.

“Işığı ve karanlığı yaratan ben kötülüğü de yarattım.”

Çünkü karanlık ve kötülük bir eksikliktir. Kötülük ancak bir şeye göre kötülüktür ve kötülük daima herhangi bir şeyin bulunmayışına nispetle düşünülür. Ölüm hayata nispetle, hastalık sağlığa nispetle kötülüktür.

Allah’ın hakiki etkisi iyiliktir, çünkü o varlıktır. Evrendeki bütün varlıklar yokluktan varlığa geçtiği için eksiklik ve yoksulluk ile doludurlar. Bu yüzden evrende iyilikten çok kötülükler vardır. Buradan da insanın küçüklüğü anlaşılır.

Üç türlü kötülük vardır;

  1. İnsanın doğuş ve bozuluşa tabi olmasından ileri gelenler: hastalıklar, fiziki sakatlıklar gibi.
  2. İnsanların birbirlerine karşı yaptıkları kötülükler vardır: vahşilik, zulüm gibi.
  3. İnsanların herbirinin kendi yaptığı eylemlerden kaynaklı olan kötülüklerdir. İnsanlar bu türlü kötülüklerden çokca şikayet ederler ama pek azı bu kötülüklerde payı olabileceğini düşünür. Bu kötülükler insanı yeni bir problem karışısında bırakır bu da ahlak problemidir.

 

İbn Memun’un Ahlak Problemleri Görüşü

Ahlak problemi insanı din problemine götürür. İnsanın sorumluluğu onda günah fikrini doğurur. Buradan da insanın Allah karşısında durumu, sorunu ortaya çıkar. İbn Mem’un burada çeşitli görüşleri gözden geçirir.

Birincisi, tesadüfü kabul eden görüştür ki; bu görüş Epikür ‘e aittir.

İkincisi, bir kısım olayların üstün bir düzene, bir kısmının tesadüflere bağlı olduğunu savunan görüştür ki; bu görüşü savunan Aristoteles ‘tir.

Üçüncüsü, evrende bulunan hiçbir şeyin tesadüf sonucu olmadığı, her şeyin bir irade ve plana bağlı olduğunu savunan görüştür ki; bu görüşte İbn Memuna göre Eş’arilik tarafından savunulmuştur.

Dördüncü görüş ise; insanların işleme gücünü kabul edenlerin görüşüdür. Bunun için de onlara göre, Emirler ve Nehiyler, cezalar ve ödüller yerindedir. Onlar Allah’ın bütün fiilerinin bir hikmeti olduğunu, ona adaletsizlik isnat edilemeyeceğini söylerler. Mu’tezile bu fikirdedirler.

İbn Memun bu görüşlerden hiçbirine katılmaz.

Ona göre bütün hayvan nevileri kendi iradeleriyle hareket ederler ve bu Allah’ın ezeli iradesine bağlı olarak meydana gelir. Yalnız onların özel iradeleri insana doğru yükseldikçe artar.

İnsan, bu gücü ile iyiyiği kötülükten ayırt eder. İbn Memun ‘a göre evrende hem zorunluluk hem tesadüf vardır. Fakat insanların fiilerinin iyilik ve kötülüğe göre cezalandırılması veya ödüllendirilmesi Allah’ın hikmet ve takdirinin eseridir.

Hiçbir şeyin Allah tarafından bilinmemesine imkan yoktur. Fakat Allah’ın bilgisi onun hikmet ve takdiri ile birliktedir. Böylece insandaki özel irade ile Allah’ın takdiri arasında sorumluluğu ve cezayı cevapsız bırakan türlü görüşlerin sıkıntısndan kurtulduğu görüşündedir.

Yahudi filozofun burada Kelamcılardan çok meşşai felsefesine yakın durduğunu görmek mümkündür.

 

 

Kaynaklar:

  • İslam Felsefesi – Eski Yunandan Çağdaş Düşünceye Doğru (Ord.Prof Hilmi Ziya ÜLKEN)
  • Felsefe Tarihi (Ahmet CEVİZCİ)
  • https://aish.com/
  • https://www.britannica.com/biography/Moses-Maimonides
  • https://tr.wikipedia.org/wiki/Mem%C3%BBn
  • https://www.chabad.org/library/article_cdo/aid/889836/jewish/Maimonides-The-Rambam.htm

Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.