Görülmesi Gereken 5 Olağanüstü Tablo
Her biri birbirinden farklı hikayeyi barındıran, görülmesi gereken birbirinden değerli tabloları “Görülmesi Gereken 5 Olağanüstü Tablo” başlığı altında sizler için derlemeye çalıştık.
Ressamların kendi dünyalarına yolculuğa çıkmamızı istedikleri, sanat tarihine yolculuk edebileceğimiz kapıyı bizlere aralayan muhteşem eserler…
Görülmesi Gereken Olağanüstü Tablolar
İnci Küpeli Kız (Girl with a Pearl Earring)
Ressam: Johannes Vermeer
Johannes Vermeer ‘in ünü, pek çok ressamın kaderinde olduğu gibi ölümünden sonra dünyaya yayıldı.
Ömrü boyunca kendi şehrinden hiç ayrılmamış olan neredeyse münzevi denebilecek bir karaktere sahip bir sanatçıydı. Hakkında çok geniş bir bilgi bulunmamaktadır.
Lacivertaşı gibi pahalı boyalar kullanılmasıyla tanınır. Pointille adı verilen özel bir teknik kullanmayı tercih etmiştir. Varolan dünyadan daha iyi bir dünyayı ve aşk temasını eserlerine konu etmeyi tercih etmiştir.
Eserlerinde köylü bir genç kızdan, zenginlerin şaşaalı hayatına kadar, yaşadığı çevreye dair her ayrıntıyı resimlerine konu edinmiştir.
Kuzeyin Mona Lisa ‘sı olarak adlandırılan şaheseri İnci Küpeli Kız (Girl with a Pearl Earring) tablosundaki genç kızın masumiyeti ve bakışlarındaki sadelikten gelen etkileyicilik, ressamın başarısını tam anlamıyla yansıtmaktadır.
Tabloda ki ana objesi olan inci küpe ön plana çıkarken ressamın alamet-i farikası olan mavi ve sarı renkteki örtü de dikkat çekicidir.
İlginizi Çekebilir: Johannes Vermeer ‘in İnci Küpeli Kız Eseri Hakkında Bilmeniz Gerekenler
3 Mayıs 1808 (The Third of May 1808)
Ressam: Francisco Goya
Portreleriyle tanınan bir ressam olan Goya’nın eserlerinde modern sanatın ilk izlerini bulmak mümkündür. Yaptığı resimlerle genç yaşında ün kazanan Goya, 40 yaşına geldiğinde Kral IV. Carlos’un himayesine girdi, sarayın baş ressamı olarak birçok eser verdi.
Güney İspanya yolculukları sırasında geçirdiği rahatsızlık Goya’da işitme kaybına sebep oldu. Bu rahatsızlıktan sonra Goya’nın mizacı pesimist bir hal aldı. Bu dönemden sonra eserlerinde bunalım, zulüm ve travmaları konu edinmeye başladı. Bu dönemde gözlemci tarafının ağır bastığı eserler ön plana çıktı.
Fransız askerlerinin İspanya’yı işgal etmesinden de etkilenen Goya “3 Mayıs 1808 (The Third of May 1808)” tablosunda şiddeti ve savaşı resmetti.
Eserde, beyaz gömlekli bir İspanyolun, Fransız askerleri tarafından kurşuna dizilişi resmedilir. Yerde, kanlar içinde yatan insanlar vardır.
Francisco Goya, eserini Fransızların 1808’de Madrid’i işgal sırasında, Napolyon’un askerlerine direnen ve çaresiz kalan İspanyolların ansına resmetmiştir.
Tablo kanlı bir savaş tarihine ışık tuttuğu için önemlidir.
Sizin İçin Öneriliyor: 3 Mayıs 1808 Tablosunun Hikayesi ve Analizi
Bulutların Üzerinde Yolculuk (Wanderer Above the Sea of Fog)
Ressam: Caspar David Freidrich
Casper David Freidrich genç yaşta resim dersleri alarak yeteneğini geliştirdi. 1794 yılında girdiği Kopenhag Akademisinde dikkat çeken bir yetenek olarak tanındı. Kopenhag Akademisi’ni tamamladıktan sonra Almanya’ya dönerek Dresde’e yerleşti ve son nefesi verene kadar bu şehirden ayrılmadı.
Dramatik sahneleri, karmaşık duyguları ve esrarengiz atmosferleri resmine konu etmesiyle ünlendi. Doğanın hem sakin, hem coşkulu anlarını eserlerine aktarmasında çok başarılıydı. Başarılı ressam, genç Alman ve İskandinav sanatçıları derinden etkiledi.
1824’te Dresden Akademi’sindeki profesörlüğü sırasında derslerinde, formatif figürleri ve romantik akımının inceliklerini anlattı.
Bir dönem için eserleri sanat çevrelerinde unutulmuş durumdaydı. 1900’lü yılların başında tekrar ismi gündeme geldi.
Sisli bir havada, kayalıkların üzerinde, sırtı seyirciye dönük bir erkeği tasvir ettiği “Bulutların Üstünde Yolculuk (Wanderer Above the Sea of Fog)” tablosu geleceği düşünen ama çökmüş yoğun sis perdesi yüzünden önünü göremeyen birinin hikayesini anlatır.
Eserde karmaşık ve belirsiz bir manzaraya bakan erkeğin kendi üzerine düşünüyor olması, hem bu manzara içinde önemsizliğe, hem dik bir kaya üzerinde durduğu için, her şeye hakim olduğu konusuna gönderme yapar.
Dans (La Dans)
Ressam: Henri Matisse
Fuvizmin yani çiğ ve bağıran renklerin doğrudan kullanımının kurucusu sayılan Henri Matisse, ressamlığınm yanında bir tasarımcı ve baskıcı olarak da anılır.
Matisse, hukuk eğitimi alırken okulu yarıda bıraktı ve 1890’dan sonra yalnızca sanatla ilgilendi.
Sembolist ressam Moreau’nun egzotik renklerinden etkilendi. İlk dönem eserlerinde neo-empresyonist izler görülürken, sonraki yıllarda tablolarında Akdeniz tarzı sıcak, canlı renkler; ve duygusal olgulara yer vermeye başladı.
Yıllar geçtikçe farklı bir tarza yönelen Matisse, 1905 ‘te arkadaşlarıyla beraber yeni bir akım olan fovizmi yarattı. Tuvalin üzerinde şekillerle ve renklerle kendine özgü yeni bir sitilde resim yapmayı tercih eden sanatçı, kendinden sonraki genç nesli de etkiledi.
1907’de görme fırsatı bulduğu Ambrogio Lorenzetti’nin frekslerinden etkilenerek yaptığı “Dans (The Dance)” tablosu, mavi ve yeşil fon üzerinde, sade bir kompozisyon içinde dans eden insan figürlerini konu alır.
İç içe geçmiş insanlar, tıpkı notalar gibi birbirine bağlı ve ahenk içindedir. Fîgürlerle, fon arasında karşıtlık vardır. Danslar sıcak, renklerse soğuktur.
Kompozisyon IV (Composition IV)
Ressam: Wassily Kandinsky
20’ncî yüzyılın en parlak ressamları arasında sayılan Kandinsky, hukuk eğitimi aldığı sırada gittiği Claude Monet’nin sergisinden etkilendi.
Okulu bırakarak Münih’e taşındı ve Franz von Stuck’tan dersler aldı. Kendilerine “Blue Rider” adını veren bir grup ekspresyonist sanatçının arasına katıldı ve resim sanatına yön veren Franz Marc ve Paul Klee ile tanışma fırsatı buldu.
Zamanla ustalaşan Kandinsky’nin eserleri, ekspresyonizm ve fovizm (çiğ ve bağıran renklerin doğrudan kullanımı) arasında değişen soyut bir hal aldı.
En ünlü tabloları, soyut sanat akımı içinde tekrar yorumladı.
Seyahatleri sırasında Van Gogh ve Gauguin gibi empresyonist sanatçıların eserlerini inceleme fırsatı buldu. Nazi iktidarına kadar Bauhaus’ta öğretmenlik yaptı. Bir süre sonra Fransa vatandaşı oldu.
Ressam için sanatın asıl amacı, dış dünyadan sıyrılıp iç dünyayı harekete geçirmekti. Kompozisyon IV (Composition IV) tablosunda kullandığı canlı mavi, sarı ve pembe tonlara rağmen, mutluluktan çok içe kapanık ve karışık bir his dünyasına hitap eder.
Resmini soyut ve özgür sanat olarak tanımlayan Kandinsky eserinde, çizgileri serbest, renkleri özgür bir atmosferde kullanarak iç dünyasını yansıtır.
İlginizi Çekebilir: Görülmesi Gereken 6 Olağanüstü Tablo
Görülmesi Gereken 5 Olağanüstü Tablo ve 50.000 ‘den fazla dünyaca ünlü sanat eserini yüksek çözünürlükte inceleyebileceğiniz web sitesi, Chicago Sanat Enstitüsü (AIC) tarafından ücretsiz kullanıma açıldı. İnternet sitesine buradan ulaşabilir ve ilgi duyduğunuz başka sanat eserlerini de inceleyebilirsiniz.